Merve Nur MADEN
Merhaba.
Yük olmak diye bir şey var. En acısı da bir gönüle yük olmak. Ne acı… Yüküz belki ama yük olduğumuzdan haberdar değiliz. Haberdar olsak daha mı acı olur? Sanmam. Çünkü insanı en çok yaralayan var olduğu hâlde haberdar olmadığı şeylerdir.
Kendine bile yük gibi hisseder bazen insan hani, en çok da kendi duygularının hamalı olur bir bakmışsınız. Ne zaman yük olduğunu hissetse çekilir kabuğuna da sözler verir kendine, yeminler üstüne yeminler eder. Kırk kilit vurur gönül kapısına. Ama gün gelir o kapıların aralanacağı tutuverir. Bazı sözler unutulmak için, bazı yeminler bozulmak içindir belki de. İnsan gönlüne nasuh tövbesi edemiyor ki sevgili okur. Aralanan bir kapıyı zorla geri ittiremiyor insan bazen de.
Geri ittiremiyor da “Ya yük olursam…” korkusu kalbini yoruyor insanın. Kalbimizin yorgunluğundan şikayetçi miyiz peki? Asla. Biz ne hissediyorsak hissedelim, fikrimizin en ücra köşelerinde hangi duyguları beslersek besleyelim râzıyız ondan. İlerisini gerisini düşünmeden, acaba demeden hem de…
Emin de olsa, razı da olsa insan yine de bilmek istiyor yük olup olmadığını. Her şeyin bir saklambaç oyununa döndüğü dünyada insan bir şeyler de aşikâr olsun istiyor. Yük olacağı ne bir evde ne bir şehirde ne de bir kalpte barınabiliyor. Ne mutlu bir eve “Evim…” bir şehre “Şehrim…” bir kalbe “Kalbim…” diyebilene… Ne mutlu kendine de başkalarına da yük olmadan yaşayabilene ve ne mutlu yolundan, yoldaşından haberdar olmanın kıymetini bilene…
Var olun.