MUHARREM HARMANDAR

Yerinde olan ve aynı zamanda yerinde olmayan bir eylemi bütünleyen belirteç olarak karşımıza çıkan sadece iki sözcüktür. Peki, iki sözcükten oluşan bu yapıyı nasıl, nerede ve ne zaman; kim kullanır ve kim için kullanır. Yerli yersiz konuşma, yerli yersiz düşünme, yerli yersiz gülme, yerli yersiz ağlama, yerli yersiz uyuma, yerli yersiz bakma, yerli yersiz oturma, yerli yersiz sinirlenme vb. dahası uzayıp giden bir yerli yersizlikler silsilesi etrafımızda yerli yersiz zihnimizi alır.
Kişinin bir durumu nerede, ne zaman, ne kadar ve nasıl yapacağı konusunda yine ikinci, üçüncü ve diğer kişiler tarafından uyarılır ve söylenir. Bu söylenme durumu da bir başka kişi tarafından yerli yersiz olarak algılanır mı tartışılır ama bir kişinin yaptığı eylem, davranış diğerleri tarafından “yerli yersiz” olarak nitelendirilmesi ne kadar da kolaydır. Bir kişiyi yerli yersiz eleştirmek… Burada karşımıza şöyle bir durum çıkar: Uygun zamanın ne zaman olacağını belirleyen nedir ve kimdir? Yerli yerinde ile yerli yersiz arasındaki ortak anlayış bir durumu bir yerde gerçekleştirme, o durumu orada davranışa dökme eylemi söz konusudur. Bu iki deyişi farklı kılan özelliğini ise ortaya konulan eylemin, davranışın yahut durumun o yere uygunlu ve uygunsuzluğu belirler. Bu belirleyiş kendinden oluşan yani toplumun ortak anlayışından yola çıkılarak değerlendirilen bir belirleyiştir. Bu ortak anlayışı toplumun fertleri yani insanlar yerli yersiz kullanabilmektedir. Yani ortaya çıkarılan ortak fikir üzerine kurulan belki kültürün de bir parçası denilebilecek bu ifade bunu ortaya çıkaranlar tarafından da yerli yersiz kullanılıyor olabilir. Davranışın ortaya çıkış süreci ve davranışı gerçekleştirme durumunu yerli yersiz olarak tanımlamadan önce “yerli yersiz” liğin sınırını çizmekte fayda vardır.
Kısaca, insanın ortaya koyduğu bu ortak akıl ürünü olan ifadenin kullanım alanının ve zamanının değişebilirliği davranışın yapılış gerekçesinin ve sürecinin değişebilirliği ile sürdürülebilirliği arasında kaybolabilmektedir. Yani diğer bir deyişle “yerli yersiz” yerli yerinde kullanılmalıdır ki amacını yansıtabilsin.