İNKÂRSIZ YOLLAR

Merve Nur MADEN

Merhaba.

İnsan en çok yaralarını inkâr ediyor belki de… En çok onlardan korktuğu için. Oysa yarası değil midir insanı kendisi yapan? Yarası değil midir hem bir kaşık suda boğan hem de vakti gelince dev dalgaların arasından onu sapasağlam çıkaran? Yarasıdır elbet…

Kaç yaramızı inkâr ettik bugüne kadar kim bilir… Bilmem kaç şeyi “Eyvallah.” diyip sineye çektik. Kim bilir kaç kez kendi içimize tüttük diye yanmadık sandılar. Olsun. Ne demiştik? Her şey herkese anlatılmıyordu, herkesle gülünüyordu belki ama herkesle ağlanmıyordu.

Öyleyse inkâr etmek bir yarayı, kurtuluş mu ola? Hayır. Ama kendimizi seçemediğimiz bir hayatta yaralarımızı açacağımız şeyleri seçebilme hakkımızdır belki de…

Anlaşılmadığını gördükçe kalbi çıkmaz bir sokağa girer insanın bilirsiniz. Bir labirent gibi dolanır durur da göremez bir türlü yolun sonunu. İşte böyle anlarda inkâr ederiz aslında içimizde bir alev topu gibi duran o ince sızıyı. Hâlden bilmeyene “Hâlim şu…” diyemiyoruz bir zaman sonra. Çünkü anlaşılmadıkça anlatmaktan da vazgeçiyor insan.

İnsan başladığı yere kaç kere döner bu hayatta? O “Belki…” dedikleri şey var ya işte o, bizi birçok kez başladığımız yere döndürür sevgili okur. Nereden mi biliyorum? Cevabını size kilometrelerce yürüdüğüm sonra yürümemişe döndüğüm yollar verir sormak isterseniz.

Yollar, yaralarımızın yegâne istikameti… Hele bazı yollar vardır ki hep yaralara çıkar. Bazen de tam tersi… Bazı yaralar vardır ki yola çıkarır sizi. Sonunun nereye varacağını bilmediğiniz, menzilin çok da önemli olmadığı, ağrısıyla, sızısıyla, sancısıyla yalnızca yolda olmanın güzelliğini tatmak istediğiniz yollara… Yol, kalbimizi sancıtıyor diye yürümeyecek miyiz? Yürüyeceğiz elbet. Ya avaz avaz bağıracağız o yollarda ya da inkâr edeceğiz sonunda. Ama en azından “O yolları yürümedim.” demeyeceğiz. Yine de insanın en uzun yolculuğu kendi içine yaptığı değil mi? Evet. Bunca yolu onca çıkmaza yürüdük de kendi içimize yürümekten mi geri duracağız? Asla. Varsın sonunda varmak olmasın.

Velhâsıl insan her şeyi inkâr ediyor da eğer bir kez olsun kalbinin sesini duyduysa bileklerinde, eğer yürüdüyse nerede olduğunu bilmediği bir menzile işte onu inkâr edemiyor. Yalnızca şarkıda da dediği gibi öteki olabilmeyi, yerine koyabilmeyi, geride durabilmeyi öğreniyor.

Var olun.

Yorum Yaz