KALBİ MÜDAFAA

Merve Nur MADEN

Merhaba.Bazen tercih edebildiklerimiz değiştirir dünyamızı, bazen de tercih edemediklerimiz. Oyun da burada başlar zaten. Tercih ettiklerimizin senelerce yapmaya gönüllü olmadığı şeyleri tercih edemediklerimiz bir nefeslik sürede getirir koyar önümüze.Tercihler sırtında hikâyeler heybesiyle yürür yollarımızda hep. Her tercih yeni bir hikâye anlayacağınız. Peki biz hikâyelerimizin ne kadar arkasındayız? Herkes doğrularını müdafaa ediyor nasıl olsa. Yanlışlarının da arkasında aslanlar gibi durabilecek kaç canlıyız? Kendi içimize dönüp sormaktan başka yolu yok bunu öğrenmenin. Bir de kabul etmek var işin öbür ucunda. Neyi mi? Tercih ettiklerimizin her zaman tercihi olamayacağımızı. Belki de en çok bu konuda ısrarcı davranıyoruz. Israr denen şey bazen kalbimizi koca bir küllüğe çevirir sevgili okur. Bazı şeylerde haddinden fazla ısrar etmek kalbimize ihanet etmek gibi bir şey çünkü bir bakıma. Şimdi soruyorum size? Kalp dayanır mı ihanete?

Olur öyle, solacağını bildikleri hâlde dalından ayrı düşmüş bir buket gülü, bahçeler dolusu papatyaya tercih ederler. Suç ne gülün ne papatyanın oysa. Suçu da suçluyu da aramaktan vazgeçeli çok oldu ama yine durmayacak dilim. Suç, çiçeği koklamakla koparmanın aynı şeyler olmadığını idrâk edemeyenlerde. Ayrıca artık kızgın veya kırgın da değiliz. Çünkü bizim ruhumuz tek mevsimli bir gezegen. Bizim vazifemiz dökülen yaprakları süpürmek bundan böyle. Süpürülen yaprakların bir yolunu bulup bahara ulaşması da ümit denen tesellimiz. Teselliler de yarım kalan hikâyelerin bir parçası üstelik. Ama bazı hikâyeler de sadece yarım kalmaz. Yarım yazılır, yarım okunur, yarım dinlenir ve yarım konuşulur.

Velhâsıl, bazı hikâyelerin sonu aslında yarım olmasıdır. Hikâye yarım olmakla bizim olmaktan mı çıkar? Çıkmaz sevgili okur. Çıkmaz.

Var olun.

Yorum Yaz