GÖRÜNGÜDE GÖRÜNMEK

Muharrem HARMANDAR

Bir varlığın oluşumuna inanmak kolay değildir ama onda kendini bulmak elbette ona inanma sürecinden daha zorlu ve süreğen bir özümseme olarak şekillenir. Görüngü felsefesi üzerine edebiyat yapan şair bir kimse önce kendi görüngüsü üzerine yeterince düşünmeli ve düşündüğü üzerinde bir inanç kurmalı ki söyleyecekleri söylemiş olduklarının üzerine gölge olmasın.

            Görüngüde görünmek yani yaşamın yahut edebiyatın “fel’i ile fer’i” arasında olmak birden olabilecek bir oluşum değildir. Karşımıza çıkan yolu tarif etmekle tarif ettiğimiz yolda ilerlemek arasında büyük bir fark vardır. Edebiyatçı görüngüde görünecekse ve bu görüngünün bir parçası olacaksa yolu tarif etmekten çok o yola girmelidir. Tabi bir de bu yol süreci ve yoldan çıkış süreci mevcut. Kişi kendini nasıl konumlandırırsa görüngüsünde onu görür. Görüngü yalan söylemez ama kişi daha yolu bile seçmeden de görüngüsünü göremez.

            Herkesin bildiği ama nerede doğru bir şekilde kullanıldığı üzerinde pek fikir sahibi olunmadığı Mevlana’nın “Ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün.” söyleminden hareketle “Ya yazdığın gibi güneş ol ya da yazacakların üzerine gölgesi düşürmesin kalemin in.” diyerek bir tamamlayış sergisi ortaya koyulur. Buradan hareketle Mevlana’nın sözünü felsefeciler çözümlesin de biz bu sözün görüngüsünün satırlara yansımasıyla ilgilenelim.

            Görüngüde görünmek kolay değildir. Önce görüngü olmak sonra görünür olmak gerekir. Görünür olmadan da görüngü olmaz. Yani  “fel’i ile fer’i” birbirinden ayırırsanız zaten yoksunuz demektir. Nefes görüngüde başlar, görünürde biter. Asıl kalıcı olan ise nefesin kendisi olabilmektir. Görüngüde görünmeniz dileği ile…

Yorum Yaz