Nurgül TEKELİ Su, tüm canlılığın ortak sırrıdır. Kimyasal olarak basit yapılı bir molekül olmasına rağmen bilim insanları, suyun tespit edilen tüm sırlarını hala çözebilmiş değillerdir. Suyun oluşabilmesi bu basit yapıya rağmen son derece zordur. Aslında su, artık oluşmamaktadır. Sadece muhteşem bir su döngüsü vardır. Hep aynı su dünyamızda dönüp […]
kültür
Muharrem HARMANDAR Bir durumu süreğen hale getirmek o duruma alıştığımızı mı gösterir ya da o durumu sıradanlaştırdığımızı mı kendimize sormamız gerekir. Ya da biz alışmaya bir sıradanlık anlamı mı yükleriz? Yani alışmayı diğer bir ifadeyle süreğen ve sürdürülebilir olmayı, sıradanlıktan nasıl ayrıştırabiliriz? Alışmayı, sadece alışmayı değersizleştirmekle ve alışmaya sıradanlık […]
Talat Özer Ayağı yere basmayan bir bugünde yürüyor insanlar. Yarını kendilerine değil başkalarına sorarak. İç seslerini bile başkasına emanet ederek. Kararsızlık rüzgarında dalgalanan saçlarına aldırış etmeden adımlar atıyorlar.Kırmızı ışıkta bile karşıdan karşıya geçerken bir başkasına sorma ihtiyacı duyan insanların selam sabah kültürüyle buz dağından olan ünvanlarına sığındığını görüyoruz.Evet üç kitap, […]
Merve Nur MADEN Merhaba. Gün gelir kavuşmalar bizi öyle bir terk eder ki hep bir ayağı aksayarak yansır yüzümüze yabancı gülüşler. Kavuşmaların cilvesidir hasret de bilirsiniz. Payımıza düşene razı olmak da nice vakittir tanış olduğumuz bir şey değil mi zaten? Olsun diye gayret ettiğimiz şeyler bazen bizi öylesine soluksuz koşturur […]
Kültür, bir milleti millet yapan değerler bütünüdür. İçinde binlerce yıllık bir geçmişi barındıran gelenek ve göreneklerin yer aldığı gizli bir hazinedir. Nevruz ise bu hazinenin önemli bir parçasıdır. Nevruz şenlikleri, Türkler’in tarihi bilinen devirlerinden itibaren kutladıkları milli bayramlarından birisidir. Nev( yeni) ve ruz(gün) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen […]
Muharrem HARMANDAR İnsan görmek istediğini mi görür? Görülmek istenen yanılsamanın kendisini diyebilir miyiz? O zaman yanılsama dediğimiz olay bir gerçekliğe bürünür mü? Eğer yanılsama gerçekliği barındırmıyorsa yanılgı oluşur mu? Tüm bu soru silsilesinin ardında yatan durum insanın gerçek olana inanma ve gerçeği arama çabasından doğar. Yalnız gerçeği aramayı gerçeğin […]
Merve Nur MADEN Merhaba. İnsan en çok yaralarını inkâr ediyor belki de… En çok onlardan korktuğu için. Oysa yarası değil midir insanı kendisi yapan? Yarası değil midir hem bir kaşık suda boğan hem de vakti gelince dev dalgaların arasından onu sapasağlam çıkaran? Yarasıdır elbet… Kaç yaramızı inkâr ettik bugüne kadar […]
Merve Nur MADEN Merhaba.Bir adım kadar kısa, bir adım kadar uzun bazı mesafeler ve yakın olduğumuzu düşündüğümüz şeylere aslında ne kadar uzağız. Belki de yakın olmanın adıdır uzaklık. Her his zıttıyla yoğrulmuyor mu zaten? Tıpkı unutmanın hatırlamakla can bulduğu gibi… Bazı şeylere vazgeçince kavuşuluyor demiştik. Öyle tabii. Bazı şeylere yol […]
Nurgül TEKELİ Yaşama dair her şeyin anlamsız gereksiz ve can acıtıcı olduğu bir dönemden geçiyoruz. Ruhumuz yangın yeri hem de öyle bir yangın ki bedendeki acıları hissedemeyecek kadar önemseyemeyecek kadar… Şu ana dek ülkemizde deprem sonucunda oluşan tüm çatlakları eksiklikleri, fazlalıkları, hataları yanlışları, kayıpları telafi etmeye çalışarak çok çaba […]
Merve Nur MADEN Merhaba.Hatırlamanın da bir çeşit yara olduğunu anlıyor insan gün geçtikçe. Üstelik öyle bir yara ki, saplandı mı hançer gibi kalbine, feleğini şaşırtır insanın. Neyi hatırlıyoruz peki en çok? Sandıklarımızı mı, yandıklarımızı mı, yanıldıklarımızı mı, beklediklerimizi mi, kazandım sanıp kaybettiklerimizi mi? İçimizde olup biten ne varsa hep bir […]
Muharrem HARMANDAR Var ve yok arasında ister net bir fark olduğunu söyleyin ister sisli bir geçiş olduğunu “var” ve “yok” kavramını ortaya koyan “var” kavramının kendisidir. Bu kavramın ortaya çıkışı bir şeyin yokluğu üzerine kurulmuştur diğer yandan. Örneğin bu yazı yazıldıktan sonra vardır. Bu yazının varlığı bu yazıyı bir bütün […]
Merve Nur MADEN Merhaba.Onca yıl yaşıyoruz, onca şey görüyoruz da sevgili okur, gün geliyor “Bunu da mı görecektim?” dedirtiyor hayat bize. Dedirtiyor da, yine yaşatıyor. Aynı yerden yüz bin kere vurulur da nasıl ölmez insan? Her gece öptüğü bir hatırayı bir gün gelir de başucundan kaldıracağını kim hayal ederdi bunca […]
Muharrem HARMANDAR Yazar yazacağı metni ya bir şeyleri anımsayarak ve anımsadığını önemseyerek kaleme alır yada hayalî olanı düşünüp anılaşmaya olanak olacak yaşamları ve beraberinde sağladığı fayda ya dafaydasızlıkları kaleme alır. Bu metin bu iki durumdan da bağımsız olmadan “anımsamaya dayalı yaşamseçeneği” üzerinde yani yaşamımızı hem nasıl anımsamak üzerine kurduğumuz noktasına […]
Talat ÖZER Hayat hikayemiz içerisinde belki bir şeyler eksik belki de tamdır. Fakat hiçbir ömür yarım kalmamıştır.Kırılışlarımızın yükünü kalbimiz,düşüşlerimizin cezasını dizlerimiz,vefasızlığın sınavını ise hep beynimiz çekmiştir.Varlık yüzünü yokluğa, yokluk yüzünü varlığa, darlık kendini genişliğe elbette bırakmasını bilmiştir. Cenazede ağlanılıp düğünde gülünmüştür. Şimdi her şeyi bir yana bırakıp size bir soru […]
Ahmet Said ÇİTİL İnsanoğlu birçok aza ve hissiyatla donatılmış ve düşünce yetisi ile tüm varlıklardan ayrılmış bir canlı türü. Bizi diğer canlılardan ayıran asıl özelliğimiz elbette akıldır lakin hayvanlar âleminde de hatta bazı bitkilerde olduğunu düşündüğümüz bir takım duygular mevcuttur. Bu duygulardan bazılarını ise kendimizce yorumlayarak yalnızca insan ırkında vâr […]
Kadir ATICI Sanat kavramı, insanlığın başlangıcından günümüze birçok düşünür tarafından farklı tanımlamaktadırlar. Bu nedenle sanatın kat-i bir tanımını yapılamamaktadır. Sanatın birden çok tanımının yapılması ise sanatın çok yönlü değerlendirilmesinden kaynaklanmaktadır. Çünkü sanat, insanoğlunun en evrensel anlatım aracıdır. “Sanat eserleri geçmişin evrimsel kayıtlarıdır.” Sanat nedir? sorusuna verilen cevaplar, sanat diye ifade […]
Gökhan BULUT İçine kapanmak, kabuğuna çekilmek, dışa kapalı olmak, fil dişi kulede kalmak. Esasen pandemiden bu yana yaptığımız tam olarak bu. Bir tür savunma mekanizması. Elde olanı da bozarız, yitiririz korkusu. Millet olarak beşyüz yıllık makus talihimiz olduğu söylenir aynı zamanda. Bir – bize bir şey olmaz- bir de – […]
Sultan BİNGÖL Hayat sizi kendi denizinde kürek çekmeye zorlayan bir kaptan gibidir; pusulanız başka dümeniniz bambaşkadır. Yaşam ise kendi doğrusuna figüran seçer insanoğlunu ve kendi âleminde kulaç atmaya zorladıkça kangrenleşen düşüncelerimiz yerini bulamaz olur. Beşer hayatı ise süregelen bir yazım ile yaşam arasındaki ince çizgide raks eden fikirsiz şuur gibidir. […]
A. Oktay FERİK KORKMA! Peygamber Efendimiz(sav) ve yâr-ı gârı Hz. Ebubekir’in hicret yolculuğunda birçok sırra vakıf oldukları duraktır Sevr mağarası. Orada kaldıkları süre zarfında birtakım sıkıntılara maruz kalmışlar ve din gününün sahibine sığınarak, bazı mucizelere de şahitlik ederek Medine’ye, onlara yurtlarını açan Ensar’ın diyarına vasıl olmuşlardır. Mekke’de toplanan Ebu Cehil […]
Yunus Emre KARA Sorumluluk sahibi olmak her insan için kolay değil fakat yaşama devam eden herkes bu pastadan payını mutlaka alacaktır çünkü bazen kaçış yolu bulunmaz. Sağa sola dönüp durumu kurtarmak mümkün değildir. Diyelim ki ortada çözülmediğinde sonucu kötü olacak bir problem var. Biz bu problemi çözmesek bile mutlaka sorumlu […]
M. Güven KARAOĞLU İnsanın doğaya dönüşü, çok da uzak bir hayal değil. İnsanlardan olabildiğince kopup tamamen doğayla bütünleşmek gibisi var mı? Sadece ayağınızın altında hışırdayan yaprakların, rüzgarın ve doğada yaşayan canlıların sesinin olduğu bir yer… Bilim de, doğayla iç içe yaşayanların daha mutlu, daha sağlıklı ve daha yaratıcı olduğunu söylüyor! Doğa, […]
Merve Nur MADEN Merhaba.İçimizde biriken ne çok gözyaşı var. Birikip kuruyan… Tuzu ciğer yakan ne çok gözyaşı var sevgili okur. Ele güne izhâr etmediğimiz, bir buruk gülümseyişin ardına gizlediğimiz ne çok gözyaşı var. Ne vakit ağlamalar birikse gönlümüzde, hep kaçmaların derdindeyiz. Ağlamak, zayıflık mı ola sevgili okur? Değil. Ama yine […]
Ahmet Said ÇİTİL Ne kadar kalacağımızı bilmediğimiz dünya denen misafirhanede, ne için yaşamalı bu dünyada? Bedenlerin var olması birkaç bilim dalıyla anlatılabilir onu biliyorum ama hepimizi birbirimizden ayıran, aynı olaylara aynı sorulara verdiğimiz farklı cevaplar, farklı tepkiler… Tanıdığımızı iddia ettiğimiz insanların neyini tanırız? Yüzlerini, boylarını yahut bedenî kusurlarını mı? Yoksa […]
Talat ÖZER Uzun süredir rutin bir zaman diliminin içerisinde kavrulup gidiyorum, hiç bu kadar yerleşik olarak yaşamamıştım. İlk defa kendimi bu kadar daralmış hissediyorum. Galiba elime valizimi alıp evden çıkışlarımı, otogarlarda pardösümün soğuğu emdiği o yolculukları ya da tren vagonlarında çay yudumladığım o yolculukları özlüyorum. İnsan yüzlerini okumayı, çocukların hareketlerini […]
A. Oktay Ferik Victor Hugo, Sefiller adlı meşhur eserinde; “ İlk adalet makamı vicdandır.” der. Adalet, hepimizin hayatımızda olmasını arzu ettiği biricik kıymet ve değerdir. Bir cemiyetin temeli adalettir. Gerek Türk töresinden gerek İslam hukukundan devlet nizamına intikal eden ve ona adeta ruh üfleyen şey, adaletin kendisidir. İslam öncesi Türk […]
Dîn diyânet ‘âdet ü şöhret kamu vardı yele Ey Niyâzî n’oldu sende kayd-ı dindâr kalmadı Niyâzî Mısrî Kuddise Sırruh Bu yazımda Niyazi Mısri Hazretleri’nin bu sözünden vahdetivücut anlayışını konu edineceğim. Söze bakıldığında Mısri Hazretleri’nin dinden, diyanetten koptuğu anlaşılsa da aslında mevzu tam tersidir. Gerçek aşka varanlar yani imanı hakkelyakin mertebesinde […]
M. Güven KARAOĞLU “Bir köy var uzakta o köy bizim köyümüzdür…” ile başlayan bize bir o kadar yakın lakin bir türlü erişemediğimiz, hasret duyduğumuz, sakin ve bir o kadar dinamik terimleri olan bir yerleşke. Anadolu dediğimiz, bize “Ana” olan bu topraklar iki asırdır komada. Özümüzü kaybetmiş, kaybettiğini bile farkında olmayan […]
NURGÜL TEKELİ Türk ırkının özünü oluşturan önemli faktörlerden biri konargöçer yaşamı benimsemiş olmalıdır. Tabii ki bu durumun oluşmasında yaşanılan coğrafyanın sert iklim koşulları, tarım arazilerinin elverişsizliği, sulak arazilerin yetersizliği, farklı boylarla girilen mücadeleler gibi nedenler etkili olmuştur. Konar göçer yaşamın, hayvancılığın gelişmesinde, taşınabilir eşyalar üretilmesinde, kendilerini koruyabilmek için savaşçı […]
Talat ÖZER İçimden geldiğince dilim döndüğünce her çarşamba günü aynanın gülen yüzünü tutup yüzüme kendimde sizi bulup bir şeyler kaleme almak için geldim. Uzun süredir “ses”teydim bu temelli bir dönüş mü bilmiyorum “sus”a? Fakat bir süre sizinle muhabbeti ilerletebilmem için susmak gerekecek. Ben de işini hakkıyla, en iyi şekilde, yapmaktan […]