Merve Nur MADEN

Merhaba. Bayram bazen arife günü kokusu tenimize sinen beyaz bir sabundur. Zamanında beraber uyuduğumuz bayramlıklarımızdır bayram. Namaz dönüşü anayla, babayla, kardeşle, evlâtla yapılan hoşsohbet bir kahvaltı, kapıyı çalan çiçek gibi çocuklara verilen harçlıklarla, bir avuç şekerdir bayram. Bayram aslında tüm bu basit gibi görünen ama velinimet olduğunu çok zaman sonra öğrendiğimiz şeylerdir. Bayram, ona ulaşabilenlerindir en çok…Oysa bazen ne büyük gaflete düşüyor kalbimiz. Bugün karşılıklı çay içebildiğimiz, gülüşebilediğimiz, derdimizi paylaşıp yanımızda nefesini hissedebildiğimiz kim varsa seneye de aynısını yaparız zannediyoruz değil mi? Ömür denen yolculuğun birkaç satırlık şiir olduğunu unutarak ve her bayram tuttuğumuz bir eli bu bayram da tutacağımızı sanarak…Çok unutuyoruz ama bayram bazılarımız için de nedir biliyor musunuz? Bugün evine gittiğimiz veya yalnızca bir telefon kadar uzağımızda olduğunu bildiğimiz birinin seneye kabrine gitmektir bayram. Hiçbir şeyin yıkamadığı duvarlarımızı, gururumuzu veya kibrimizi gün gelir bir kabirde okuduğumuz Fâtihâ yıkar bu yüzden.Bayramı bir duyguya benzetmek istesek bu en çok “vefâ” olurdu belki de… Bayram, bazen geri dönmeyeceğini bildiğimiz anlarımızdır. Seviçlerimiz, kahkahalarımız, gözyaşlarımız ve bazen de pişmanlıklarımızdır bayram. Villa veya derme çatma bir kulübe ne fark eder? Onun içindeki sıcak bir gülüştür bayram. Gülüşleri güzelleştiren, bayramı bayram eden evin metrekaresi mi ki? Değil. Bayramı bayram eden varken kadrini kıymetini bilmektir belki de en çok. Varken kıymetini bilmediğimiz ne varsa, her bayram onun yokluğuna sarılıyoruz çünkü.Bir de affetmek var tabii… Affetmek bize mi mahsus? Hayır. Ama barışabiliriz sevgili okur. Zaten en çok da kendimize küsmüyor muyuz? Bu yüzden bayram en çok da kendiyle barışabilenlerin, vicdanı rahat uyuyabilenlerindir belki de.Bayramımız bayram ola.